3 Mayıs 2016 Salı

Philips Lumea İle İlgili İlk İzlenimlerim #benimzamanim

Philips Lumea ile yaklaşık iki buçuk haftayı geride bıraktım. Bu sürede gözlemlediklerimi sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Bu süreçte cihazı 2 kez kullandım. Bakalım Philips ile evde epilasyon deneyimim nasıl geçmiş?




Philips Lumea'yı kullanmadan önce 1 saat 40 dakika şarj etmeniz gerekiyor. Sonrasında kıl renginize ve cilt renginize uygun ayarı yapıp deneme atışı yapmanız öneriliyor. Böylece cildinizde herhangi bir reaksiyona sebep olup olmadığını görmüş oluyorsunuz.

Cihazın 5 ayarı bulunuyor. Ben dördüncü ayarda kullanmayı tercih ettim. Seanslarınız ilerledikçe derecesini arttırabilirsiniz. Uygularken herhangi bir acı duyulmuyor, bir sıcaklık hissediyorsunuz. Bu sıcaklık makine ısındıkça artıyor. Bu yüzden daha hassas bölgelere önce uygulanabilir.




Yüz ve vücut için iki ayrı başlığı bulunuyor. Ben Philips Lumea'yı yüzümde ve kollarımda kullandım. Yüzümü 1 dakikada kollarımı ise yaklaşık 3 dakikada hallettim. Eliniz alıştıktan sonra daha rahat atış yapmaya başlıyorsunuz. Kullandığım süre boyunca ilk başta şarj etmem dışında sonra şarj etmedim. Fakat daha geniş bölgelere uygularken aralarda şarj etmeniz gerekebilir.




Henüz ikinci uygulamam olduğundan tüylerde herhangi bir incelme veya azalma gözlemlemedim. Ancak yüz bölgemdekiler normalden daha geç çıktı ikinci uygulama sonrası. Üçüncü uygulama ve sonrasında daha net konuşabileceğimi düşünüyorum.

Philips Lumea ile bir sonraki güncelleme yazısında görüşmek üzere :)




2 Mayıs 2016 Pazartesi

Miss W Trendy Box 12'li Far Paleti

Herkese merhaba! :)

Far paleti sevmeyen bir kozmetiksever yoktur diye düşünüyorum. Özellikle her rengin elimizin altında bulunması açısından çok iyi oluyorlar. 

Miss W markası yaşam dükkanında satılan bir marka. Yaşam Dükkanında satılan her marka gibi bu da temiz ve organik içeriğe sahip. Son zamanlarda bu farkındalığın artmasıyla cilt bakımında temiz içerikli ürünlerin sayısı arttı fakat makyaj konusunda seçeneğimiz daha az. 




Bu far paletinin en sevdiğim yönlerinden biri ihtiyacımız olabilecek her rengi içinde barındırması. Hem gündüz hem gece makyajı yapılabilir. Göz makyajına zemin oluşturabilecek ve geçiş rengi olabilecek renkler de mevcut.




Renklerin pigmentasyonu değişiklik gösteriyor. Fakat genel olarak baktığımda renk vermiyor, kötü diyebileceğim bir renk yok. En güzel renk verenler sedefli olanlar. Benim gibi doğal tonlarda makyajı seviyorsanız siz de seversiniz diye düşünüyorum. Özellikle yumuşak olan renkler göz altına dökülme yapabiliyor.






İlk renk göz makyajına zemin oluşturabilecek mat bir ten rengi. Benim çoğu zaman sür çık yaptığım bir renk. İkinci renk ışıltılı bir kırık beyaz. Üçüncü renk benim paletteki en sevdiğim olan rose gold. Bu renk çok fazla karşımıza çıkan türde bir renk değil ve renk vermesi çok güzel! Dördüncü renk mat bir sütlü kahve. Geçişler için ideal.




Beşinci renk hafif lilalık içeren bir taupe. Altıncısı ışıltılı bir kahverengi, yine en çok sevdiklerimden. Paletin yıldızı ise bence yedinci sıradaki bronz. Böyle bir renk verme, böyle kremsiliğe az rastlanır. Krem far sürüyorum gibi hissettiriyor. Bundan sonraki renk kahverengi-yeşilimsi bir renk.




Son sıradaki renkler de yine bir sütlü kahve, kahverengi ve mat bir siyah. Bunlar da yine temel göz makyajında kullanılabilecek renkler. Ben genelde koyu renkleri direkt göz kapağıma sürmek yerine bir fırça ile kirpik dibime sürüp dağıtıyorum. Keskin hatları fazla tercih etmiyorum.




Miss W far paleti hem temel renkleri barındıran hem de içinde rose gold, bronz gibi çok güzel renkleri barındıran bir palet. Makyajda da temiz içerikli ürünleri seviyorsanız Miss W Trendy Box far paletine bakmanızı öneriririm.






19 Nisan 2016 Salı

Yves Saint Laurent Touche Eclat Aydınlatıcı

Ysl Touche Eclat şüphesiz ki makyaj dünyasının en kült ürünlerinden biri. Benim de herkesin mutlaka bir kere sahip olması gerektiğini düşündüğüm bir ürün. 




Touche Eclat ile ilgili söyleyebileceğim ilk şey bu ürünün bir kapatıcı değil aydınlatıcı olduğu. Tabiki mor ya da sorunlu göz altlarınız yoksa kullanılabilir ancak mesela bende tek başına kullandığımda istediğim sonucu vermiyor.




Touche Eclat'ın incecik ve ağırlık yapmayan bir yapısı var. Gerçekten iki kat sürseniz bile göz altlarınızda hissetmiyorsunuz. 

Touche Eclat'ı yüzünüzde aydınlatmak yani ön plana çıkarmak istediğiniz yerlere uyguluyorsunuz. Ben en çok göz altlarıma ters üçgen şeklinde(Instagram videoları sağolsun), elmacık kemiklerime ve dudak üstüme uygulamayı seviyorum. 

Bu resimde de nerelere uygulandığını görebilirsiniz





Sahip olduğum renk 2,5. Sarı alttonlu bir renk şuan aydınlatmak için bana yetiyor ama bir dahakine bir açığını da alabilirim. Dağıtmak için nemli Beauty Blender kullanıyorum.







Touche Eclat dünyada her 10 saniyede bir satılıyormuş. Yani yıllardır oldukça popüler olduğunu söylemek mümkün. Her makyajseverin denemesi gerektiğini düşündüğüm artık kült olmuş bir ürün.

Siz ne düşünüyorsunuz?

17 Nisan 2016 Pazar

SAÇLARIMI NASIL HIZLI UZATTIM?


Güneşli bir günden herkese merhaba ^^

Havalar ısınırken saçlarımızda değişiklikler yapmak boyunu yada rengini değiştirmek hiç bir şey yapmasak bile rengini açmak biz bayanların enn sevdiği ve mutlu olduğu yenilenme şekillerinden biridir sanırım.

Hal böyle olunca öncelikle saçlarımızı bu işlemlere hazırlamamız lazım. Bakımsız saçlarımıza birde işlem uygulayarak yıpratırsak ortada saç felan kalmaz -,-

Bu nedenle önce bakım diyoruz ^^

Son zamanlarda radikal bir karar ile uzun saçlarımı kestirdim, ilk an hiii çok kısa oldularr diye kalsamda olan olmuştu ve artık saç uzatma serüvenim an itibari ile başlamıştı.


Saç Uzatma Yolları

Saç uzatma serüvenimin ilk adımı saçlarımın ihtiyacına uygun doğru ürünleri seçmek ile başladı.

Tam bu zamanlarda sanki ihtiyacımı hisseden bir firma olan bitki dünyasından bir paket aldım.

Paketten hindistan cevizi yağı, keratin ve sarımsak özlü saç güçlendirici losyon, sarımsak özlü şampuan çıktı.

O günden itibaren bu ürünleri saç bakım rutinime ekleme kararı aldım.
 keratin ve sarımsak özlü saç güçlendirici losyon

Haftada 2 gün duş öncesi bu losyonu kullanmaya başladım.
Duşa girmeden 30 dakika önce saç diplerime uyguladım ve parmak uçlarımla masaj yaparak losyonun saç derim tarafından tamamen emilmesini sağladım. İlk zamanlar pek bir etkisi yok gibi gelsede benim artık kabullenmeye başladığım kaşıntı sorunum azaldı ve son günlerde saçlarımın daha canlı göründüğünü fark etmeye başladım.

Hindistan cevizi yağı

Haftada 1 gün duş öncesi uyguladığım diğer ürün ise hindistan cevizi yağı, uzun süredir bu yağı kullanan biri olarak saç uçlarını bu kadar güzel nemlendiren bir ürün daha kullanmadığımı söyleyebilirim. Hem bakım yapması hemde saçlarımın uzamasında önemli rol oynayan bu ürünü saç bakım rutinimdem çıkarmayacağım.

Sarımsak özlü ve keratinli şampuan


ve geldik bu serüvende benim yanımda olan şampuana ^^

ilk kullandığımda kahve rengi bir renge sahip olduğunu görünce şaşırmıştım. Bu tarz ürünlerde genelde sarımsak özlü sözünü duyduğumuz an ilk aklımıza kokusu? sorusu gelir. Bu ürünlerde sarımsak kokusu olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim, üzerlerinede bu ibare eklenmiş zaten :) hafif köpürmesine nazaran saçlarımı çok iyi temizlemesi şaşırttı beni sanırım aklımda köpük = temizlik olarak yer etmiş ^^

        Farmasi Yumurta Özlü Saç Maskesi



Ve gelelim yeni kullanmaya başladığım saç maskesine ^^

Hayır yumurta kokmuyor ^.^ ama saçları gerçekten çok güzel nemlendiriyor.
Şöyle anlatıyım, severek kullandığım watsons saç maskesinin genelde zor durulandığı şikayetini duyuyordum ben öyle bir sorun yaşamasamda elimdeki maske bitince birde farmasi markasının yumurta özlü maskesini deniyim dedim.
kii kullanınca fark ettim watsons markasına ait maskeye göre oldukça kolay durulanıyor ve etkisi tamamen aynı ^^
Saç bakımında yumurta maskelerinin ne kadar etkili olduğu bilinse de kokusu genelde bizi uzat tutuyordu bu maskeleri denemekten.

Farmasi markası ise yumurta kokusu olmayan bu ürünleri üreterek gerçekten güzel bir iş çıkarmış, koku olmadan yumurta içeriğindeki vitaminlerle saçlarıma bakım yapmak gerçekten çok güzel oldu :)

elseve mucizevi yağ

Son adım ise elseve mucizevi yağ, yılların alışkanlığı oldu desem yeridir. Kokusu yapısı saçlarıma verdiği ışıltı o kadar güzelki bittikçe çeşitlerinden birini mutlaka almaya devam ediyorum amaa bu bitince belki pantene markasına ait argan yağı içeren saç bakım serumu deneyebilirim. 

Sizler saç bakımınızda hangi ürünleri severek kullanıyorsunuz yorum olarak bırakırsanız çok sevinirim :)

Gelecek yazıda görüşmek üzere ^^





13 Nisan 2016 Çarşamba

Marebelis Klinik'te Hydrafacial Yaptırdım || Hydrafacial Nedir? Klasik Cilt Bakımından Farkı Nedir?

Herkese merhaba,

Cilt bakımı geçtiğimiz yıla kadar benim için olmazsa olmaz değildi. Fakat ne zamanki burnumdaki siyah noktalar, alnımdaki komedonlar baş gösterdi o zaman nispeten düzenli gitmeye başladım. Her cilt bakım seansı benim için adeta kabus oluyor çünkü yüzüm mayın tarlasına dönüyor. Siyah noktaların, sivilcelerin sıkılması cildimi mahvediyor ve daha sonra bazıları da sivilceye dönüyordu. Farklı merkezlerde cilt bakım maceralarım oldu ve çoğu kötü bitti ( yazının devamına fotoğrafını ekleyeceğim) 

Geçtiğimiz günlerde Hydrafacial diye bir uygulama duydum. Amerika'da oldukça popüler olan bu uygulama Türkiye'de son bir yıldır popülermiş. Klasik cilt bakımından çok çekmiş biri olarak bu işlem için Nişantaşında bulunan Marebelis Kliniğe gittim.

Peki Hydrafacial Nedir?

Klasik cilt bakımından farklı olan Hydrafacial'da cildinize buhar verilip herhangi bir sıkma işlemi yapılmıyor. Cildi sadece üstten temizlemek yerine derinlemesine temizlik yapıyor. Zaten işlemden önce aldığım bilgiye göre de bu medikal bir uygulamaymış. Düzenli uygulamada lekeleri gidermeyi, kırışıkları açmayı, ciltteki sebumu dengelemeyi ve problemleri ortadan kaldırmayı vaad ediyor. Hydrafacial'da  öncelikle özel başlıklarla cilde vakum etkisi yaratarak cildi kirden, aşırı yağdan, siyah noktalardan ve birikmiş ölü hücrelerden arındırılıyor. Bu esnada, basınçlı bir püskürtme tekniğiyle gözeneklere gerekli nem, mineral ve antioksidanlar verilmiş oluyor. Yeni nesil cilt bakımı olarak tanımlanan bu sistemde en son cildin ihtiyacına uygun asitli bir solüsyon hazırlanıyor(asit oranı cildin durumuna göre ayarlanıyor) ve led ışıklar tutuluyor.



Fotoğraftan da neredeyse işlemin sonuna gelmiştik ve yüzümde burnumdaki kızarıklık dışında hiç bir sorun yoktu. Bu da benim cildimin çok hassas olmasından kaynaklanıyormuş. İşlemden sonra cildimin adeta nefes aldığını hissettim. Gerçekten temizlikten pırıl pırıl parlıyordu :)




İşleme başladığımızda haznedeki su berraktı. İşlem sonunda yani cildin derinlemesine temizlenmesinden sonra bu hali aldı ( İçinde siyah noktalarımı gördüm, hayır abartmıyorum :) )

İşlemde kullanılan cihaz ise bu;



Bir de, yazının başında söz verdiğim gibi, sonbaharın başında yaptırmış olduğum klasik cilt bakımından sonraki fotoğrafımı eklemek istiyorum. O kızarıklıkların çoğu daha sonra sivilceye döndü. Sıkma yöntemi hem ciltte iz bırakıyor hem de cildin elastikiyetini kaybetmesine yol açıyor. Bu yüzden bir daha eski yöntemleri tercih etmeyeceğim.




Dediğim gibi, ben bu işlem için Nişantaşında bulunan Marebelis Kliniği tercih ettim. Ortamdan ve hizmetten de çok memnun kaldım. 

Uygulamanın fiyatı 500 lira, fakat Mastercard sahiplerine 30 Haziran'a kadar %30 indirim var. Fırsatı incelemek isterseniz burayı tıklayabilirsiniz. Ben bu zamana kadar tekrar yaptırmayı düşünüyorum :)

Sevgiler








Philips Lumea İle 8 Haftalık Maceram Başlıyor #benimzamanim

Merhaba :)

İstenmeyen tüyler her kadının olduğu gibi benim de sorunum. Daha önce ağda, jilet ve lazer epilasyon denemiş biri olarak bu sefer de Tavsiye Kanalı aracılığıyla Philips Lumea'yı deneyeceğim.





Peki Philips Lumea Nedir?

Philips Lumea IPL teknolojisiyle çalışan bir epilasyon cihazı. Evimizin konforunda güvenli ve etkili bir şekilde tüylerimizden kurtulmamızı sağlıyor. Philips Lumea'nın 5 farklı kıl rengi ve cilt rengi için ayarı mevcut. Aynı zamanda yüz ve vücut için de 2 farklı başlığı bulunuyor. Klinik çalışmalar 2 hafta boyunca yapılan 4 uygulamadan sonra tüylerin %80 oranında azaldığını göstermiş. Bu da beni en çok heyecanlandıran kısmı oldu.




Bir dahaki haftadan itibaren sizinle hem blogdan hem de instagram üzerinden her hafta deneyimlerimi paylaşıyor olacağım. Böylece evde epilasyon ile ilgili bütün sorulara birlikte yanıt bulacağımızı umuyorum. 




Bu kampanya boyunca 25 blogger arkadaşım ile birlikte, Tavsiye Kanalı'nın deyimiyle tavsiye melekleri olarak, Philips Lumea ile ilgili deneyimlerimizi takip edebileceksiniz. Beni Instagram adresimden de daha detaylı bilgi için takip edebilirsiniz. 

Ayrıca bu kampanya dahilinde siz de Philips Lumea kazanmak isterseniz Tavsiye Kanalını takip etmeyi unutmayın.






4 Nisan 2016 Pazartesi

Instagram'da Nasıl Popüler Olursunuz? Takipçi Sayısı Nasıl Artar?

Herkese günaydın! 

Bugün bana en çok gelen sorulardan birini cevaplamaya çalışacağım. Özellikle son 1, 1,5 yıldır Instagramın popülerliğini arttırması ve adeta bir iş haline gelmesiyle birlikte bu tarz soruları daha çok alır oldum. Instagram artık selfie paylaşılan uygulamadan çok daha ötesi bir mecra haline geldi. Önceden sadece Instagram hesabı olan ve bu işlerle ilgilenenlere tembel gözüyle bakılıyordu ''Bir blogu bile yok'' diyorduk. Ancak kısa süre içinde herşey çok değişti ve bu iş çok profesyonel bir hal aldı.  Artık her kategoriden o kadar çok hesap var ki bu da farkedilmeyi biraz zorlaştırıyor. En başından söylemek istiyorum; hayır sadece firmalardan ürün almak için açılmış hesaplar hiç bir zaman başarılı olamıyor :)

Sizinle kısaca kendi bildiğim tüyoları paylaşmak istiyorum. Tabi ki bu tüyolar instagramı kişisel hesap olarak kullanmak için değil bunu da unutmamak gerekiyor. 

1-Hesabınızın Bir Konsepti Olsun

Öncelikle kendinize bir konsept belirleyin. Makyaj üzerine bir instablogunuz mu olsun istiyorsunuz, moda mı, kitap mı, yemek mi, çocuk mu? İlgi alanınıza göre hareket edin ve belirlediğiniz bu konsept çerçevesinde paylaşım yapmaya özen gösterin. Örneğin benim bir makyaj blogum var ve instagram hesabımda genel olarak buna yönelik. İnsanlar beni bunun için takip ediyor, benim kitap yorumlamam ne kadar uygun olmazsa kitap yorumu yapan birinin de günün makyajını paylaşması o kadar uygun olmaz. Tabi ki arada bir yapılabilir ancak bütünlüğü bozmamanın önemli olduğunu düşünüyorum bu noktada. Fotoğraflarını sadece siyah-beyaz yayınlayanlar, hep beyaz arka plan kullananlar.. Farklılık katmak sizin elinizde.




2-Fotoğraf Kalitesine Özen Gösterin

Fotoğraf kalitesi konseptten de önemli olabilir aslında :) Kendi adıma konuşmam gerekirse ışığı kötü, net olmayan ve anlamsız bulduğum fotoğrafları gördüğümde beğen'e basmıyorum. Çünkü bu iş bence bir hobi ve yeterince özen gösterilmesi gerekiyor. Tabiki kalite derken illa profesyonel makine kullanımından bahsetmiyorum. Evin aydınlık bir yerinde fotoğraf çekilmesi, arka planın temiz olması, gözü yormaması önemli. Telefonun fotoğraf makinesiyle de gayet güzel fotoğraflar çekilebilir. Bu arada firmalar tarafından nasıl farkedilirim diye soranlara da ufak bir tüyo olsun; firmalar aslında fotoğraf kalitesini ve sizin çizginizi çok önemsiyor.




Genellikle çekim için fotoğraf makinesi kullansam da telefonla da güzel sonuçlar yakalanabiliyor.




3-Hashtag(Etiket) Kullanın

Yukarıda koyduğum fotoğraflarda da farketmişsinizdir, fotoğrafla ve konumla ilgili hashtagler eklemeye özen gösteriyorum. Çoğu kişi bunu önemsemese de aslında oldukça önemli. Böylece yabancılar tarafından da fark edilmiş oluyorsunuz ve beğenilerini sizden esirgemiyorlar. O konuyla ilgili hashtagler vasıtasıyla bir şey arayanlar da size ulaşmış oluyor.




4-Farkedilmek İstiyorsanız Beğenmeyi Unutmayın

Çoğu zaman takipçi sayılarıyla beğeni sayılarının örtüşmediğini görüyorum, bu kendi hesabım için de geçerli. Çünkü takipçilerin büyük bir çoğunluğu sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu bizim ne kadar emek harcadığımız düşünülürse oldukça can sıkıcı bir durum. Siz gerçekten beğendiğiniz bir şeyi beğenmeyi ve yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın. Ne kadar çok kişiyle etkileşimde olursanız sizin için o kadar iyi. 


5-Bonus; Selfie Mevzusu

Birçok kişi kendi fotoğrafını paylaştığında takipçi sayısının azaldığını söylüyor. Moda bloggerlarını bunun dışında tutuyorum tabi ki. Ben henüz böyle bir şey yaşamadım ancak çok duydum. En başta dediğim gibi bazı konsept dışına çıkmalar tabi ki olacaktır ancak bu çok sık olursa takipçilerin rahatsız olabileceğini düşünüyorum. Kişisel hesap veya moda blogu değilse kimse günde 3 selfie beğenmek istemez sanırım :) Makyaj bloggerları için en uygunu ya günün makyajı fotoğrafları ya da biri tarafından çekilmiş kaliteli fotoğraflar. 




Umarım bazı sorularınıza yanıt verebilmişimdir. Tabi ki aranızda''Ya bununla bu kadar uğraşılır mı , alt tarafı fotoğraf koyacağız'' diye düşünebilir. Ancak bu işi hobi olarak yapacaksanız bu adımların önemini yaşayarak gördüm diyebilirim. Siz bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Görüşmek üzere! :)