Makyaj Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Makyaj Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2016 Salı

Yves Saint Laurent Touche Eclat Aydınlatıcı

Ysl Touche Eclat şüphesiz ki makyaj dünyasının en kült ürünlerinden biri. Benim de herkesin mutlaka bir kere sahip olması gerektiğini düşündüğüm bir ürün. 




Touche Eclat ile ilgili söyleyebileceğim ilk şey bu ürünün bir kapatıcı değil aydınlatıcı olduğu. Tabiki mor ya da sorunlu göz altlarınız yoksa kullanılabilir ancak mesela bende tek başına kullandığımda istediğim sonucu vermiyor.




Touche Eclat'ın incecik ve ağırlık yapmayan bir yapısı var. Gerçekten iki kat sürseniz bile göz altlarınızda hissetmiyorsunuz. 

Touche Eclat'ı yüzünüzde aydınlatmak yani ön plana çıkarmak istediğiniz yerlere uyguluyorsunuz. Ben en çok göz altlarıma ters üçgen şeklinde(Instagram videoları sağolsun), elmacık kemiklerime ve dudak üstüme uygulamayı seviyorum. 

Bu resimde de nerelere uygulandığını görebilirsiniz





Sahip olduğum renk 2,5. Sarı alttonlu bir renk şuan aydınlatmak için bana yetiyor ama bir dahakine bir açığını da alabilirim. Dağıtmak için nemli Beauty Blender kullanıyorum.







Touche Eclat dünyada her 10 saniyede bir satılıyormuş. Yani yıllardır oldukça popüler olduğunu söylemek mümkün. Her makyajseverin denemesi gerektiğini düşündüğüm artık kült olmuş bir ürün.

Siz ne düşünüyorsunuz?

13 Nisan 2016 Çarşamba

Marebelis Klinik'te Hydrafacial Yaptırdım || Hydrafacial Nedir? Klasik Cilt Bakımından Farkı Nedir?

Herkese merhaba,

Cilt bakımı geçtiğimiz yıla kadar benim için olmazsa olmaz değildi. Fakat ne zamanki burnumdaki siyah noktalar, alnımdaki komedonlar baş gösterdi o zaman nispeten düzenli gitmeye başladım. Her cilt bakım seansı benim için adeta kabus oluyor çünkü yüzüm mayın tarlasına dönüyor. Siyah noktaların, sivilcelerin sıkılması cildimi mahvediyor ve daha sonra bazıları da sivilceye dönüyordu. Farklı merkezlerde cilt bakım maceralarım oldu ve çoğu kötü bitti ( yazının devamına fotoğrafını ekleyeceğim) 

Geçtiğimiz günlerde Hydrafacial diye bir uygulama duydum. Amerika'da oldukça popüler olan bu uygulama Türkiye'de son bir yıldır popülermiş. Klasik cilt bakımından çok çekmiş biri olarak bu işlem için Nişantaşında bulunan Marebelis Kliniğe gittim.

Peki Hydrafacial Nedir?

Klasik cilt bakımından farklı olan Hydrafacial'da cildinize buhar verilip herhangi bir sıkma işlemi yapılmıyor. Cildi sadece üstten temizlemek yerine derinlemesine temizlik yapıyor. Zaten işlemden önce aldığım bilgiye göre de bu medikal bir uygulamaymış. Düzenli uygulamada lekeleri gidermeyi, kırışıkları açmayı, ciltteki sebumu dengelemeyi ve problemleri ortadan kaldırmayı vaad ediyor. Hydrafacial'da  öncelikle özel başlıklarla cilde vakum etkisi yaratarak cildi kirden, aşırı yağdan, siyah noktalardan ve birikmiş ölü hücrelerden arındırılıyor. Bu esnada, basınçlı bir püskürtme tekniğiyle gözeneklere gerekli nem, mineral ve antioksidanlar verilmiş oluyor. Yeni nesil cilt bakımı olarak tanımlanan bu sistemde en son cildin ihtiyacına uygun asitli bir solüsyon hazırlanıyor(asit oranı cildin durumuna göre ayarlanıyor) ve led ışıklar tutuluyor.



Fotoğraftan da neredeyse işlemin sonuna gelmiştik ve yüzümde burnumdaki kızarıklık dışında hiç bir sorun yoktu. Bu da benim cildimin çok hassas olmasından kaynaklanıyormuş. İşlemden sonra cildimin adeta nefes aldığını hissettim. Gerçekten temizlikten pırıl pırıl parlıyordu :)




İşleme başladığımızda haznedeki su berraktı. İşlem sonunda yani cildin derinlemesine temizlenmesinden sonra bu hali aldı ( İçinde siyah noktalarımı gördüm, hayır abartmıyorum :) )

İşlemde kullanılan cihaz ise bu;



Bir de, yazının başında söz verdiğim gibi, sonbaharın başında yaptırmış olduğum klasik cilt bakımından sonraki fotoğrafımı eklemek istiyorum. O kızarıklıkların çoğu daha sonra sivilceye döndü. Sıkma yöntemi hem ciltte iz bırakıyor hem de cildin elastikiyetini kaybetmesine yol açıyor. Bu yüzden bir daha eski yöntemleri tercih etmeyeceğim.




Dediğim gibi, ben bu işlem için Nişantaşında bulunan Marebelis Kliniği tercih ettim. Ortamdan ve hizmetten de çok memnun kaldım. 

Uygulamanın fiyatı 500 lira, fakat Mastercard sahiplerine 30 Haziran'a kadar %30 indirim var. Fırsatı incelemek isterseniz burayı tıklayabilirsiniz. Ben bu zamana kadar tekrar yaptırmayı düşünüyorum :)

Sevgiler








4 Nisan 2016 Pazartesi

Instagram'da Nasıl Popüler Olursunuz? Takipçi Sayısı Nasıl Artar?

Herkese günaydın! 

Bugün bana en çok gelen sorulardan birini cevaplamaya çalışacağım. Özellikle son 1, 1,5 yıldır Instagramın popülerliğini arttırması ve adeta bir iş haline gelmesiyle birlikte bu tarz soruları daha çok alır oldum. Instagram artık selfie paylaşılan uygulamadan çok daha ötesi bir mecra haline geldi. Önceden sadece Instagram hesabı olan ve bu işlerle ilgilenenlere tembel gözüyle bakılıyordu ''Bir blogu bile yok'' diyorduk. Ancak kısa süre içinde herşey çok değişti ve bu iş çok profesyonel bir hal aldı.  Artık her kategoriden o kadar çok hesap var ki bu da farkedilmeyi biraz zorlaştırıyor. En başından söylemek istiyorum; hayır sadece firmalardan ürün almak için açılmış hesaplar hiç bir zaman başarılı olamıyor :)

Sizinle kısaca kendi bildiğim tüyoları paylaşmak istiyorum. Tabi ki bu tüyolar instagramı kişisel hesap olarak kullanmak için değil bunu da unutmamak gerekiyor. 

1-Hesabınızın Bir Konsepti Olsun

Öncelikle kendinize bir konsept belirleyin. Makyaj üzerine bir instablogunuz mu olsun istiyorsunuz, moda mı, kitap mı, yemek mi, çocuk mu? İlgi alanınıza göre hareket edin ve belirlediğiniz bu konsept çerçevesinde paylaşım yapmaya özen gösterin. Örneğin benim bir makyaj blogum var ve instagram hesabımda genel olarak buna yönelik. İnsanlar beni bunun için takip ediyor, benim kitap yorumlamam ne kadar uygun olmazsa kitap yorumu yapan birinin de günün makyajını paylaşması o kadar uygun olmaz. Tabi ki arada bir yapılabilir ancak bütünlüğü bozmamanın önemli olduğunu düşünüyorum bu noktada. Fotoğraflarını sadece siyah-beyaz yayınlayanlar, hep beyaz arka plan kullananlar.. Farklılık katmak sizin elinizde.




2-Fotoğraf Kalitesine Özen Gösterin

Fotoğraf kalitesi konseptten de önemli olabilir aslında :) Kendi adıma konuşmam gerekirse ışığı kötü, net olmayan ve anlamsız bulduğum fotoğrafları gördüğümde beğen'e basmıyorum. Çünkü bu iş bence bir hobi ve yeterince özen gösterilmesi gerekiyor. Tabiki kalite derken illa profesyonel makine kullanımından bahsetmiyorum. Evin aydınlık bir yerinde fotoğraf çekilmesi, arka planın temiz olması, gözü yormaması önemli. Telefonun fotoğraf makinesiyle de gayet güzel fotoğraflar çekilebilir. Bu arada firmalar tarafından nasıl farkedilirim diye soranlara da ufak bir tüyo olsun; firmalar aslında fotoğraf kalitesini ve sizin çizginizi çok önemsiyor.




Genellikle çekim için fotoğraf makinesi kullansam da telefonla da güzel sonuçlar yakalanabiliyor.




3-Hashtag(Etiket) Kullanın

Yukarıda koyduğum fotoğraflarda da farketmişsinizdir, fotoğrafla ve konumla ilgili hashtagler eklemeye özen gösteriyorum. Çoğu kişi bunu önemsemese de aslında oldukça önemli. Böylece yabancılar tarafından da fark edilmiş oluyorsunuz ve beğenilerini sizden esirgemiyorlar. O konuyla ilgili hashtagler vasıtasıyla bir şey arayanlar da size ulaşmış oluyor.




4-Farkedilmek İstiyorsanız Beğenmeyi Unutmayın

Çoğu zaman takipçi sayılarıyla beğeni sayılarının örtüşmediğini görüyorum, bu kendi hesabım için de geçerli. Çünkü takipçilerin büyük bir çoğunluğu sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu bizim ne kadar emek harcadığımız düşünülürse oldukça can sıkıcı bir durum. Siz gerçekten beğendiğiniz bir şeyi beğenmeyi ve yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın. Ne kadar çok kişiyle etkileşimde olursanız sizin için o kadar iyi. 


5-Bonus; Selfie Mevzusu

Birçok kişi kendi fotoğrafını paylaştığında takipçi sayısının azaldığını söylüyor. Moda bloggerlarını bunun dışında tutuyorum tabi ki. Ben henüz böyle bir şey yaşamadım ancak çok duydum. En başta dediğim gibi bazı konsept dışına çıkmalar tabi ki olacaktır ancak bu çok sık olursa takipçilerin rahatsız olabileceğini düşünüyorum. Kişisel hesap veya moda blogu değilse kimse günde 3 selfie beğenmek istemez sanırım :) Makyaj bloggerları için en uygunu ya günün makyajı fotoğrafları ya da biri tarafından çekilmiş kaliteli fotoğraflar. 




Umarım bazı sorularınıza yanıt verebilmişimdir. Tabi ki aranızda''Ya bununla bu kadar uğraşılır mı , alt tarafı fotoğraf koyacağız'' diye düşünebilir. Ancak bu işi hobi olarak yapacaksanız bu adımların önemini yaşayarak gördüm diyebilirim. Siz bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Görüşmek üzere! :)

3 Nisan 2016 Pazar

MART AYI BİTENLER KULÜBÜ



Pırıl Pırıl güneşli bir günden herkese merhabaaa ^^

Bugün sizlere mart ayında kullanıp bitirdiğim ürünlerden bahsetmek istiyorum. hangi ürünleri sevdim hangi ürünleri sırf bitsin diye kullandım hadi beraber inceleyelim ^^



La Roche Posay Toleriane Gel Mousse  : Bir la roche hayranı olduğumu minimki biliyorsunuzdur :) bu ay kullanıp bitirdiğim yüz yıkama jeli ise yine aynı markanın hassas ciltlere özel olarak ürettiği seriden normal ve karma ciltler için uygun olan jel temizleyicisi oldu :) bu seriden daha önce kullandığım krem temizleyiciye göre daha yumuşak olsada temizelemesini sevdim :) Açıkçası bu kadar memnun kalıcağımı sanmıyordum :) Kış aylarında tekrar alabilirim :)

Rituel De Beaute Burun Bantları : Bim mağazalarına gelen uygun fiyatlı bu bantları bir çoğumuz denedik ve çok sevdik eğer hala denemeyen varsa en kısa zamanda bir şans verin derim :)

Loreal Elseve Mucizevi Yağ Krem Form : Malesef pek anlaşamadık krem formdaki mucizevi yağ ile :) sıvı yapısı nedeniyle istediğim ayarda alamadım ve fazlası ağırlık yapmaya başlayınca bitsin diye kullanmaktan başka çare kalmadı -,-

Funda Bebe Kolonyası : Ellerimi yıkama ihtiyacı hissettiğim anlarda mis kokusuyla imdadıma yetişen kolonyam malesef mart ayında benden ayrıldı :) en kısa zamanda tekrar alınacaklar arasında :)

Eyfel K138 parfüm :  Avon Wish Of Love parfümün eyfel versiyonu olan bu parfümün kokusuna bayılıyorum :) avonun parfümü tenimde kalıcı olmayınca birde bu şekilde denedim ve gerçekten çok kalıcı olduğunu fark ettim :) tekrar alınacak :)

Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu : Artık bilmeyen yoktur diye umuyorum :) hemen yenisi açıldı :)

Vichy Termal Su : Son zamanlarda severek kullandığım termal suyum :) yüz yıkama jeli sonrası maske öncesi ve sonrası hep elimde ve yedekleri sırada bekliyor desem ne kadar sevdiğimi anlatmış olurum sanırım :)

Blistex Med Plus : Kuruyan dudakların can dostu ^^ Eğer çabuk kuruyan dudaklara sahipseniz mutlaka alın ve deneyin derim :) akşam sürüp uyuduğunuzsa sabaha yumuşacık dudaklara uyanıcaksınız :)

CLC Göz Kremi : morluk, kırışıklık, ve şişlik karşıtı bu kremi severek kullandım. Göz altı şişliklerim büyük oranda azaldı ve morluklarım oldukça hafifledi :) eğer göz altı torbalarınızdan şikayetçi iseniz mutlaka deneyin derim :)

Lorel True Match Concealer : Koyu göz altlarına sahipseniz size önereceğim en güzel ve uygun fiyatlı kapatıcı bu olur :) şimdiye kadar kullandıklarım arasında en güzel sabitlenen çizgilere dolmayan ve koyu göz altlarımı kapatan kapatıcı bu tatlılık oldu :)

Gelicek Yazıda Görüşmek Üzere :)







28 Mart 2016 Pazartesi

Scholl Velvet Smooth Elektronik Tırnak Törpüsü

Herkese merhaba!

Bugün sizlere son zamanlarda televizyonda reklamlarda sıkça reklamı dönen bir ürün hakkında düşüncelerimi paylaşacağım. Geçtiğimiz yıl piyasaya sürülen Scholl ayak törpüsü hiç ilgimi çekmemişken elektronik tırnak törpüsünü görür görmez merak etmeye başladım. Kozmium sayesinde de ulaştım.




Aradığım ürünleri bulabilmem, stok sorununun olmaması ve kargonun uygun olması sebebiyle Kozmium online alışverişte son zamanlarda benim için öne çıkan bir site. Ürünlerin son kullanma tarihleri konusunda da hassas olduklarını söylemeden geçmek istemiyorum, en hassas olduğum noktalardan biri.




Scholl'a geri dönecek olursam, paketi açtığınızda cihazın gövdesi ve 3 tane farklı başlıkla karşılaşıyorsunuz. Başlıklar kolayca oturuyor. Birinci başlık tırnağınızı törpülemeye, ikincisi tırnak yüzeyini düzeltmeye ve pürüzsüzleştirmeye, üçüncüsü de tırnağınızı parlatmaya yarıyor.  Hani aynı şu 4 taraflı törpüler gibi. Törpü kısmı özellikle ayak tırnaklarında çok pratik.  Bu arada evet ürün içinde pil ile beraber geliyor :)




Üçünü de bu belirtilen sırayla kullandığımda kendimi sürekli tırnaklarıma dokunurken buldum. Öyle ki birkaç gün oje sürmedim o parlaklığı bana yetti. Kullanınca tırnak yüzeyiniz de sanki cila sürmüş gibi pürüzsüz ve parlak oluyor.

Düzenli kullanıldığında bu parlaklığın ve pürüzsüzlüğün daha da uzun süreceğini düşünüyorum. Buna ek olarak yine de bu tarz bir ürünün sürekli(iki,üç günde bir) kullanılmaması taraftarıyım. Tırnak yüzeyine zararı olabilir o şekilde kullanıldığında. 

Uygulanmış hali




Scholl Velvet Smooth Elektronik Tırnak Törpüsü şuan Kozmium'da %30 indirimde. Almayı düşünen varsa güzel bir fırsat.

Görüşmek üzere! :)









27 Mart 2016 Pazar

Pantene Şampuan - Saç Dökülmelerine Karşı Koruma


Merhabalar ^^

Saç dökülmesi problemi ile uğraştığım bu günlerde benim gibi aynı sorunla uğraşan takipçilerim vardır diyerek bu süreçte kullandığım şampuanı ve etkisini anlatmak istiyorum bugün :)

Pantene Şampuan -Saç Dökülmelerine Karşı Koruma

Evettt doğru tahmin ettiniz ^^

Bu süreçte denemeyi aklıma koyduğum ilk ürün pantene markasının saç dökülmelerine karşı özel olarak üretilmiş olan bu şampuanı oldu.

İçerik olarak çok temiz olmadığını bilerek kullanmaya başladım. Mükemmel bir etki beklemiyordum açıkçası ilk bir kaç yıkamada da pek etki göstermedi özellikle duş sırasında avuç avuç saçlarım dökülmeye devam etti ancak 4. ve 5. yıkamada benim için mucize denebilecek bir olaya tanık olmuştum saçlarımın dökülmesi yavaşlamıştı.


         

Kullanmaya başladığım  zamanlarda saçlarımı temizlemesini ve dökülmeyi durdurmasını beklemiyordum, şimdilerde ise mutlu mesut yaşıyoruz kendisiyle ^^

Artık avuç avuç dökülmeyen saçlarımla mutluyumm :)

Ben her zaman sağlıklı saçlar için 
uyguladığımız bakım > uyguladığımız işlemler olmalı derim

Keza tamda böyledir sizler saçlarınıza yeterli bakımı göstermezseniz onların hızlıca yıpranmasına zemin hazırlamış olursunuz.
sağlıklı saçlarla ışıldayacağınız bir gün olması dileğiyle ^^

23 Mart 2016 Çarşamba

MAC Velvet Teddy Mat Ruj

Makyajda en dayanamadığım ürün ruj olunca haliyle deneyimleyip yazdıklarım da ağırlıklı olarak rujlar oluyor :)

Şuana kadar denediğim ve en çok memnun kaldığım rujlar Mac markasına ait. Bunun sebebi hemen hemen aklıma gelebilecek her renkte ve yapıda rujları bu markada bulabilmem. Sade ve şık tasarımları da artısı.

Velvet Teddy'i geçtiğimiz kış aldım. Kinda Sexy mi Velvet Teddy mi derken mağazada ikisini de denettirip Velvet Teddy de karar kılmıştım.




Velvet Teddy Mac'in mat yapıdaki rujlarından. Markada denediğim tek mat ruj bu olmasına rağmen dudaklara oldukça kolay uygulandığını, Golden Rose Velvet Mattelardaki gibi tebeşirimsi yapıda olmadığını söyleyebilirim.




Velvet Matte ''kahve alt tonlu koyu bej'' olarak tanımlansa da benim dudaklarımda daha çok kahverengiye dönük duruyor. Daha esmerlerde nude durduğunu da gördüm. Burada yine ten ve dudak renginin ne kadar belirleyici olduğunu görüyorum :)

Mat olduğu için de oldukça kalıcı bulduğum bu ruj özellikle sonbahar'a çok yakışıyor. Benim için havalar ısındığında,dudaklarımda daha koyu durmasından dolayı, çekmeceye konan rujlar kategorisinde yer alıyor.



Siz Velvet Teddy'i nasıl buldunuz?

16 Mart 2016 Çarşamba

Lip Kit Bubbly || Dolgunlaştırıcı Likit Mat Ruj

Herkese kısa bir aranın ardından merhaba,

Likit mat ruj trendi popülerliğini arttırarak devam ederken ben de yeni çıkan ürünlere kayıtsız kalamıyorum. Yerli, yabancı çoğu marka artık bu tarz rujlar çıkarmaya başladı. Lip Kit Bubbly de bunlardan biri.




Markanın şu an için 3 rengi bulunuyor; Candy, Soft ve Chocolate olmak üzere. Candy çok tatlı bir pembe, Soft son zamanların trendi olan kahverengi, Chocolote ise çok koyu bir kahverengi. Benim en sevdiklerim ise Candy ve Soft oldu. Rujlar çabuk matlaşıyor ve kalıcılıklarını da beğendim.




Rujların aynı zamanda dolgunlaştırma etkisi de var. Dudağınıza ilk sürdüğünüzde bir karıncalanma hissediyorsunuz ve bu his kısa bir süre sonra geçiyor. Dolgunlaştırıyor mu derseniz evet dolgunlaştırıyor ama öyle çok büyük bir fark da yarattığını söyleyemem bu açıdan. Yani sanki dudağınıza dolgu yaptırmışsınız gibi bir görüntü yaratmıyor.


Rujların swatchları ise bu şekilde; Soldan sağa; Candy, Soft ve Chocolate



Yeni çıkan likit mat rujlara hayır diyemiyorsanız Lip Kit Bubbly rujlara da bakmanızı öneririm. Ürünleri incelemek ve sipariş vermek isterseniz http://lipkitofficial.com/ 'ı ziyaret edebilirsiniz.





2 Mart 2016 Çarşamba

Moshos Garden Acapella Refreshing Toner

Merhaba :)

Moshos Garden ürünlerinden her seferinde ne kadar memnun olduğumu dile getiriyorum. Acapella tonik de yine beni yanıltmayan ürünlerinden biri oldu. Şurada bir başka sevdiğim toniğinden de bahsetmiştim. Onun bitmesiyle birlikte Acapella'yı kullanmaya başladım.




Makyajımı çıkardıktan ve yüzümü yıkadıktan sonra nemlendiriciden önce son adım olarak kullanıyorum. Hem cildimi yatıştırıyor hem de cildimde bir makyaj kalıntısı varsa onu temizliyor.

Cildimi kurutmadı veya herhangi bir soruna yol açmadı. Yalnız alışması biraz zor bir kokusu var onu söylemeliyim. Kokulara karşı çok hassas olanlar hoşlanmayabilir. Grande Soothing Toniğin kokusunu daha çok sevmiştim.

Ürün 200 cc ve uzun süre gidiyor.





Alkol içermeyen, yüzünüzü yakmayan hafif bir tonik arıyorsanız önerebilirim.

İçeriği ise şu şekilde;

Aqua, Helichrysum Italicum (Immortelle) Extract, Tilia Cordata (Linden) Flower Extract, Lavandula Officinalis (Lavender) Extract, Rosmarinus Officinalis (Rosemary) Leaf Extract, Urtica Dioica (Nettle) Extract, Panax Ginseng (Ginseng) Root Extract, Grapefruit Seed (Citrus Grandis) Extract, Lavandula Hybrida (Lavender) Water, * Sodium PCA, Ascorbic Acid

Moshos Garden'ın en çok tercih edilmesinin başlıca sebeplerinden biri tabiki :) ;

 


5 Şubat 2016 Cuma

Bitenler #12

Herkese günaydın, bugün sizlerle iki, iki buçuk ayda bitirdiğim ürünleri paylaşacağım. Bu sefer, biraz da unutkanlıkla, bitirdiğim birkaç ürünü çöpe atmışım. Bunların arasında duş jeli, lip balm, deluxe boy ürünler vardı. 

Geçen aylardaki performansıma baktığımda daha az ürün var, ancak bu seferkiler bitirmesi daha zor, uzun süren ürünler olduğu için de mutluyum.

Yazı boyunca yanında ''*'' görecekleriniz firma gönderisidir.




Moshos Garden Grande Soothing Tonik*: Sevdiğim, cildimde herhangi bir soruna yol açmayan bir tonık oldu. Kokusunu da çok sevmiştim ıhlamur gibiydi. Şuanda da aynı markanın Acapella toniğini kullanıyorum. 

Bioderma Sensibio h20: Hakkında çok fazla konuşmama gerek yok :) Yalnız Garnierin misel suyunu keşfettiğimden beri onu kullanıyorum.

Dermologica Daily Microfoliant*: Çok sevdiğim, cildimi aydınlatan bir peelingdi. Toz kıvamındaydı ve ıslatınca macunumsu bir hal alıyordu. Duşta tuttuğum ve kapağını açık unuttuğum için içerisinde yarısından fazla ürün olmasına rağmen kullanılamaz hale geldi. Bir de bu ürün çok pahalı 250 lira(belki daha fazla?) diye hatırlıyorum. Kısacası şurada yazmış olduğum peeling ile yoluma devam ediyorum.




Pantene Saç Kremi*: Geçtiğimiz ay bunun şampuanını da bitirdik sanırım ama atmışım. Sıradan bir saç kremiydi. O anlık yumuşattı ve saçlarımın kolay taranmasını sağladı. Şampuanı da aynı şekilde öyleydi. Temizliyor ancak ekstra bir yumuşaklık vs vermiyor.

Prozinc Summer Time Shampoo*: Saçları yumuşatan, güzel kokan bir şampuan. Yazın kullanmadığım için ''Summer Time'' etkisini göremedim. Önümüzdeki yaz alabilirim bu yüzden.




Bourjois Healthy Mix Fondöten: Çook uzun bir zamandır bendeydi. Ben de bu seneki project pan planlarım doğrultusunda kullanıp bitirmeye karar verdim. Sevdiğim, Türkiye'de satışı olsa tekrar alacağım bir ürün olurdu. Hafif nemli bitişiyle uzun zaman favorim olmuştu.

Nars Sheer Glow Fondöten: Yazısını yazamadan ürünü bitirdim :) Yaklaşık 2 senedir benimleydi. Şimdiye dek denediğim ve en memnun kaldığım fondötenimdi aynı zamanda kendisi. ''Bence'' yüksek kapatıcılıkta, kalıcılığı yüksek ancak yine de doğal duran, satin yapıda bir fondötendi. Kesinlikle ileride tekrar alacaklarım arasında.

Loreal True Match Kapatıcı: Yüksek örtücülükte, gözaltlarımda ağır durmayan bir kapatıcıydı. Denediğim en iyi drugstore kapatıcı diyebilirim. Mutlaka yenisini alırım. Bu arada rengim 4 numara.




Loreal Volume Million Lashes Rimel: İlk başlarda memnun kalsam da sonradan kirpiklerimi birbirine yapıştırmaya başladı sanki bilemedim. Tekrar almam...

Wet'n Wild Kaş Rimeli: Kullandığım üçüncüsü. Bitirdikçe alıyorum, sürmeden evden çıkamıyorum daha ne diyeyim :) Kaşlarımı doldurduktan sonra olmazsa olmazım.

Mac Brave Ruj: Sonunda bitti! 1,5 senedir bendeydi ve sürekli bunu kullandım neredeyse. Çok zarif, klas bir renkti bence. Gül kurusu, pembe tonlarında mat,satin yapıda ruj arayanlara öneririm. Beni bu rujla tanıştıran Reyyan'a da buradan sevgilerimi yolluyorum <3




2 Şubat 2016 Salı

Nip+Fab Glycolic Scrub Fix || Yüz Peelingi

Herkese merhaba!

Cilt bakımında peeling benim için çok yakın bir zamana kadar olmazsa olmaz bir adım değildi. Açıkçası bir etkisi olduğunu da düşünmüyordum. Daha önce kullandığım peelinglerin (Kiehl's Pineapple&Papaya Peeling de bunların arasında) cildimle gözle görülür bir etkisini görmedim. Bir çeşit yüz yıkama jeli klasmanındaydılar benim için. Bir tek Dermalogica'nın toz şeklindeki peelingini onlardan daha çok sevmiştim.

Cilt bakım ürünlerinde asitlerin önemini farkettiğimden beri Watsonslarda satılan Nip+Fab markası da yavaş yavaş ilgimi çekmeye başladı. Yanlış hatırlamıyorsam Kylie Jenner'ı kullanarak başarılı bir pr çalışması yürüttüler ve bence popüler olmasının sebeplerinden biri de bu. Nip+Fab Glycolic Scrub Fix %3 glycolic asit içeriyor.


                                                        


Asitlerin cildi yenileyici, cildi aydınlatıcı özellikleri var. Bir fındık büyüklüğünde elime alıp ıslattığım yüzüme yaklaşık bir dakika boyunca uyguluyorum. Cildimin kullanır kullanmaz daha yumuşak olduğunu hissedebiliyorum. Yani sadece yüzümü bir yıkama jeliyle yıkamışım gibi hissettirmiyor bana. Gerçekten temizlediğini düşünüyorum. Ancak cildiniz çok sivilceliyse bu tarz bir peeling önermem. Greyfurtlu, limonlu hafif bir kokuya sahip.
İçerik konusundan pek anladığımı söyleyemem ancak ilgilenenler için bir fotoğrafını da ekliyorum.




Eklemem gereken en önemli noktalardan biri de bu peelingin nazik bir peeling olmadığı. İçindeki tanecikleri oldukça sert ve bu yüzden kuru, hassas ciltlerin kullanımına uygun olduğunu düşünmüyorum.




Şimdi de yine aynı markanın yüz pedlerinden almak istiyorum. Onun hakkında da çok güzel şeyler duydum. Bu markanın daha yüksek oranda asit içeren, yani daha etkili ürünleri de var. Umarım Watsons onları da getirir.

24 Ocak 2016 Pazar

Cilt Bakım Ürünlerini Hangi Miktarda Kullanmalıyız?

Hangi cilt tipi hangi ürünü kullanmalı, hangi sırayla kullanmalı, hangi yaş aralığı için hangi ürün uygun gibi birçok soruyu içine alan günlük cilt bakım rutininde en önemli konulardan biri de kullanacağımız ürünlerin miktarı.

Etrafımda bu konuyla ilgili birçok yanlış gördüm. Cildim bolca nemlensin diye nemlendiriciyi abartanlar, tam gece uyumadan önce cilt bakımını yatıp yatanlar ve bu sayede aslında bütün ürünlerin yastığa geçmesini sağlayanlar :) Bir de ben yüzümü sadece Bepanthen sürüyorumcular var ki şuan için oraya hiç girmiyorum. Tabiki bir cilt bakım uzmanı değilim ama okuduğum, araştırdığım kadarıyla bu konuyla ilgili bildiklerimi aktarmak istedim. 




Bu tarz ürünlerde miktar çok önemli. Çünkü fazla fazla kullandığımız hiç bir kremin, temizleyicinin aslında bize bir faydası yok. Sadece ürün israfı...Bütün okuduklarımı özetleyen yukarıdaki görseli buldum ve size de faydalı olması açısından paylaşıyorum.

Buna göre temizleyicimizi bir su şişesinin kapağı büyüklüğünde, nemlendiricimizi bir lens büyüklüğünde, maskemizi bir çilek büyüklüğünde, göz kremimizi bir pirinç tanesi büyüklüğünde(tek bir göz için), serumumuzu da bir kahve çekirdeği büyüklüğünde kullanmamız gerekiyormuş.

Çoğuna uysam da göz kreminin miktarını bazen abarttığımı farkettim buna göre. Bol Bol süreyim de nemli kalsın mantığını bu noktada bırakmam gerek sanırım :)

Sizin bu bağlamda doğru bildiğiniz yanlışlar var mı?

Görüşmek üzere...


19 Ocak 2016 Salı

Dekorasyon Fikri: Polaroid Kartlar,Mood Board ve Çiçekler

Günaydın! :)

Bundan sonra arada sırada bundan önceki yazımda da olduğu gibi makyaj dışında konularda da yazmak istiyorum. Bu tarz yazı yazma fikrinin bile beni heyecanlandırdığını farkettim. Tamamen konsept değişikliği diyemeyiz ama bu tarz yazıların da renk katacağını düşündüm.

Bugün de benim de odamın dekorasyonunda kullandığım polaroid kartlardan bahsetmek istedim. Bu tarz fotoğraflarla duvar süslemeyi, mood boardları yabancı bloglarda sıklıkla görüyordum. Çok niyetlenmiş olsam da henüz bir mood board yapmadım ama kendime sevdiğim, benim için önemli fotoğraflardan oluşan bir süsleme yaptım.




Polaroid kartlarla süslemek hem çok dekoratif bir görüntü ortaya çıkarıyor hem de yapışkan hamurumsu bir yapıştırıcı(tam adını hatırlayamadım) kullandığımdan duvara zarar da vermiyor.




Gördüğünüz gibi benim kartlarımın çoğunu da kedim oluşturuyor... Ben bu kartları geçtiğimiz yaz Sosyopix.com'da yaptırmıştım.

Peki mood board dediğim şey nedir? Kendi istediğiniz fotoğraflardan duvarınıza bir kolaj yapıyorsunuz bir nevi. Ruh haliniz, istekleriniz nasılsa ona uygun bir şey hazırlayabilirsiniz.

Mesela;


Fotoğraf blog.freepeople.com'dan alıntıdır.


Bir de odanızdan çiçek eksik etmeyi unutmayın. Odamda vakit geçirmekten çok keyif alan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bir çiçeğin modunuzu nasıl yükselttiğini tahmin bile edemezsiniz.




 Görüşmek üzere! :)

14 Ocak 2016 Perşembe

Düzenlemek, Kullanmadıklarımızdan Arınmak ve Daha Az Almak

Bugün sizlerle hayatımda bir süredir uyguladığım bazı kararlardan bahsetmek istedim. Alışveriş yapmayı her kadın gibi çok seviyorum ve özellikle konu kozmetiğe geldiğinde eskiden ipin ucunu kaçırırdım. Benimle aynı dertten müzdarip olanlar için de eşyalarımı nasıl düzenlediğimden, nasıl elimdeki ürünleri çıkardığımdan ve alışveriş konusunda kendimi nasıl dizginlediğimden bahsedeceğim. Motivasyon dolu bir yazı sizi bekliyor :)


1.Kullanmadıklarınızdan Kurtulun

En azından ben böyle yaptım. Uzun zamandır (yaklaşık 1, 1 buçuk yıldır) hiç elimi sürmediğim iyi durumda olan ürünlerimi arkadaşlarıma ve çevreme dağıttım. İhtiyacım dışında sayılabilecek çoğu şeyden kurtuldum. Sırf bunu bir gün kullanırım belki diye vermeye kıyamadığım ama hiç kullanmadığım yepyeni duran, çekmecede yatan rujlarımdan başladım işe. Neticede bir ruju her gün kullansak bile bitirmesi çok zaman alıyor. Eğer iyi durumda olan kozmetikleriniz varsa onları Instagramda '''Hipder'' hesabına yollayabilirsiniz. Satışlardan elde edilen paralarla ihtiyacı olan hayvanların bakım ve ameliyat masrafları karşılanıyor.




2.Kendinize Bir Project Pan(Bitirme Projesi) Listesi Hazırlayın

Bu ürün bitirmek istiyorsanız en etkili yöntemlerden biri. Azalmış veya bitirmek istediğiniz ürünleri listeleyin onlara yoğunlaşın. Özellikle bitirme projesi son zamanlarda instagramda oldukça popüler. Herkes 2016'da bitirmek istediği ürünleri ve daha sonra bunlarla ilgili güncellemeleri paylaşıyor. Dibi görünen ürünler de gerçekten haz veriyor. #projectpan #projectpancommunity #projectpan2016 #hitpan gibi etiketlerden takip edebilirsiniz.  Ben de bu ayın başında kendime hem makyaj ürünlerinden hem de cilt bakım ürünlerinden oluşan bir liste hazırladım. Bunlara yoğunlaşıp bu senenin sonuna kadar bitirmeyi planlıyorum. Şimdiden iki tanesini bitirdim bile.



3.''Şunu da alayim mutlaka kullanırım'' Yanılgısıyla İndirimlere Hücum Etmeyin

Eskiden, yakın bir zamana kadar Gratis ve Watsons ne zaman indirim yapsa sabah hemen gidip alışveriş yapardım. Bu tarz indirimler ihtiyacınız olanları almak için iyi olsa da şu da çok uyguna geliyor, bunu da merak ediyordum zaten diye diye sepeti doldurmuş oluyoruz. Bu da gereksiz yere harcama yapmamız ve o ürünlerin çoğunun çekmecede bekleyeceği anlamına geliyor. Bu yüzden indirim dönemlerinde ''Gratis İndirimden Mutlaka Alınması Gereken 10 Ürün'', ''İndirimden Ne Almalıyız?'' tarzında yazılardan koşarak uzaklaşın. Artık bu iki mağazanın indirimlerine ihtiyacım olan gerçekten alacağım birşey yoksa uğramıyorum, buna Sephora'nın Black Kart'a yaptığı %20 indirim de dahil.





4.Küçük Organizerlar Tercih Edin

Aynı diyet yaparken uygulanan taktik gibi, diyette nasıl tabak küçültülüyorsa bu süreçte de organizerlarınızı küçültün. Şahsen ne kadar büyük alanım varsa o alanı o kadar fazla şeyle doldurmak istiyorum. Bu yüzden de sık kullandığım şeyleri masamın üstüne koyup geri kalanını çekmecemdeki küçük düzenleyicilere yerleştirdim. Gözümün önünde olan şeyleri daha sık kullandığımdan ürün bitirmeme yardımcı oluyor.


5. Bir de Şu Far Paleti Mevzusu Var Tabi

En çok zaafım olan ürünler rujlar ve far paletleri. Bir ara her indirimde The Balm'ın bir tane paletini alıp koleksiyonu neredeyse tamamlamıştım. Daha sonra elimdekileri dağıttım ve sadece en sevdiğim bir kaç paleti bıraktım. Hala bu konulara ilgisi olmayan biri için çok, ama sadece iki tane göz kapağımız olduğunu da unutmamak gerekiyor. Kullanacağımdan, bitirebileceğimden fazla makyaj malzemesi artık beni çok rahatsız etmeye başladı. Hep de aynı renkleri tercih ettiğim düşünülürse pek de mantıklı bir hareket değil.





Şimdi siz de elinize en sevdiğiniz defterinizi alın ve bu yıl bitireceğiniz ürünleri ufak ufak not alın :) Elinizdekileri değerlendirmenin, bir ürünün hakkını vermenin ne kadar güzel bir şey olduğunu göreceksiniz.



Sevgiler<3

11 Ocak 2016 Pazartesi

Pastel Day Long Lipcolor 20 Numara

Son bir kaç yıldır likit mat rujlar oldukça popüler. Türk markalardan bunu ilk yapanlardan biri de Pastel. 2 yıl önce bu serinin çok popüler olacağını hissetmiş ve 16 numarasını yazmıştım. o yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Geçtiğimiz aylarda da Pastel bu seriye yeni renkler ekledi ve hepimizin kalbini fethetti :)

Bugün de size anlatacağım renk şuan serinin en popüler rengi olan 20 numara.




Bilmeyenler için Pastel likit mat rujların kısaca yapılarından bahsetmek gerekirse, kuruyunca matlaşan, dudakları fazla kurutmayan ve oldukça kalıcı rujlar. Vanilyamsı kokuları da zevkle sürmemi sağlıyor.
Çok kalıcı olması bi
r artı evet ama üstüne tekrar sürüp tazeleyemiyorsunuz. Ortaya kötü bir görüntü çıkıyor bu yüzden bütün ruju silip tekrar sürmek gerekiyor.




Bu rujla ilgili iyi mi kötü mü karar veremediğim tek bir konu var. Ambalajda gördüğümüz renk ile dudağımızda kuruduktan sonraki rengi oldukça farklı. Ambalajda içinde pembelik de varken kuruyunca daha kahverengiye dönüyor. Kimisine göre bu daha iyi olabilir o yüzden karar veremedim... Yine de ben iki türlüsünü de seviyorum.

Flaşlı çekimde dudaklarımda duruşu ise bu şekilde. Normalde kurudukça biraz daha koyulaşıyor. Dudaktan dudağa da rengin çok değiştiğini söylemeliyim. İnstagram hesabıma bu fotoğrafı eklediğimde nasıl ya bende tamamen farklı duruyor diyen çok oldu :)






Son olarak Bonus :) Bu nasıl ruj ya elimden de çıkmıyor derken çekildi muhtemelen




Siz Pastel likit mat rujlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence Pastel'in bu ürünü bu kadar tutmuşken daha farklı renkleri de seriye eklemeleri gerekiyor. Şöyle tam bir nude, kiremit kırmızısı falan çok güzel olurdu...Sizin favori renginiz hangisi ?